GELECEĞİN EĞİTİMİ
Geleceğin Eğitimi İçin Yedi Bilgi
(Morin, Edgar, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları)
- Bilmenin Körlükleri : Hata ve Yanılsama :
Her bilgi kendi içinde hata ve yanılsama tehlikesi içerir. Eğitim, bilginin bu iki cepheli sorununu göğüslemek durumundadır. Hataların en büyüğü hata sorununu küçümsemek, yanılsamanın en büyüğü yanılsama sorununu küçümsemektir. Hata ve yanılsamayı kabul etmek çok zordur, çünkü hata ve yanılsama kesinlikle kendilerini öyle kabul etmezler.
Bilimsel bilginin gelişmesi, hataları ayırıp bulmada ve yanılsamalarda savaşmada güçlü bir araçtır.
O halde eğitim kendini hata, yanılsama ve körleşmelerin kaynaklarının aranıp bulunmasına hasretmelidir. (Ezbere Hayır!...)
Zihinsel Hatalar :
Aklımız, bilinçsizce işimize gelen anıları seçmek ve işimize gelmeyenleri bastırmak, hatta silmek eğitimindedir.
Düşünsel Hatalar :
Kendi işine gelmeyen ya da içine alamadığı bilgiye direnç göstermek, her düşünce sisteminin düzenleyici mantığında vardır. Kuramlar, düşman kuramlar ya da rakip kanıtlamaların saldırına karşı koyarlar.
Görgül; yaşanmış ve denenmiş olan.
İnsan : unutan.
Akıl Hataları :
Akılsallık, hata ve yanılsamaya karşı en iyi koruyucudur.
Varlıları, öznelliği, duygulanma yetisini, yaşamı görmezden gelen bir akılcılık akıldışıdır.
Paradigmatik Körleşmeler :
Paradigma, zorunlu kılar ve yasaklar; kavramlaştırma ve mantıksal işlemlerin seçilmesini ve belirlenmesini gerçekleştirir. Böylece bireyler, kendilerinde kültürel olarak kayıtlı bulunan paradigmalara göre bilir, düşünür ve davranır.
Pardigma bilinçsizdir, ama bilinçli düşünceyi besler, denetler ve bu bağlamda bilinç üstüdür de.
Paradigmalar, aksiyomlar olarak oluşan esas ilişkileri kurar, kavramları belirler söylemler ve/veya kuramları yönetir.
Damgalama Ve Normalleştirme :
Paradigmalar, resmi inançlar, hüküm süren öğretiler ve kurulu gerçekliklerin buyurucu ve yasaklayıcı erki, bilişsel stereotipleri, sorgulamadan benimsenen düşünceleri, tartışılmamış anlamsız inançları, galip gelen saçmalıkları açıklık adına açıklığı reddeden tutumları belirler ve tüm gök kubbe altında ve entelektüel konformizmin hüküm sürmesini sağlar.
Determinizm :
Her olayın başka olaylardan doğduğunu, onların gerekli ve kaçınılmaz sonucu olduğunu, evrende olan biten her şeyin bir nedeni bulunduğunu, bunların önceden belirlenmiş olmaları dolayısıyla öyle olmaları gerektiği, bunun için insan istenç ve eylemlerinin özgür olamayacağını ileri süren düşünce
Kültürel dalgalama, doğumdan itibaren insanları önce aile kültürünün, ardından okul kültürünün damgasıyla damgalar, daha sonra üniversitede ya da meslek yaşamında sürer gider.
Noosfer : Ruhlar alemi
Tikel : bir türün bütün bireylerine değil de yalnızca bir yada birkaç bireyine ilişkin olan.
Nooloji(Sahip Olma) :
İnançlar ve düşünceler sadece aklın ürünleri değildir, aynı zamanda yaşamı ve gücü olan ruhsal varlıklardır. Böylelikle bize sahip olabilirler.
Bizler, bu şafaktan beri söylenceler ormanının ortasında yaşıyoruz.
Toplumlar bireyleri söylenceler ve düşüncelerle evrimleştirir, ardından bireylerde toplumları evcilleştirir, ancak bireyler de buna karşılık olarak kendilerini denetleyen toplumları denetlerken, aynı anda kendi düşüncelerini de evcilleştirebilirler.
Düşünceler nasıl insan tarafından ve insan için varsa, insan da düşünceler tarafından ve düşünceler için vardır. Düşüncelerden yararlanmamız için onlara hizmet etmesini bilmeliyiz.
Düşüncelerimizle diyalog içinde olabilmemiz, onları, onların bizi denetledikleri ölçüde denetleyebilmemiz ve onları gerçeklik ve hata testlerinden geçirebilmemiz için onların bizim üzerimizdeki güçlü etkilerinin bilincinde olmamız gerekmez mi?
Söylence ve ideoloji olayları yok eder ve yutar. Oysa düşüncenin yetersizlik ve tehlikelerini kavramamıza olanak veren de düşüncelerdir. Düşünceler karşı esaslı bir mücadele yürütmeliyiz, ama bunu ancak düşüncelerin yardımıyla yapabiliriz. Yalnızca gerçeğin düşünceye direndiği düşüncesini içinde barındıran düşünceleri güvenilir kabul etmeliyiz.
Beklenmeyen…
Beklenmeyen bizi şaşırtır. Yeni durmadan ortaya çıkar. Kendini ne zaman göstereceği hiçbir zaman öngörülemez, ama geleceği beklenmeli, yani beklenmeyen beklenmelidir.
Kuram ve düşüncelerimizi gözden geçirmeyi becerebilmeliyiz.
Bilginin Belirsizliği :
Her tür eğitim için, bizim bilme olanağımız üstüne büyük sorgulamalarda bulunma gerekliliği de buradan doğar. Bu sorgulamalarda bulunmak, her tür bilme girişiminin oksijenidir.
Zihnimizin düşüncelere, düşüncelerin zihnimize sahip olması üzerinde oynamalıyız.
Karmaşık bilgiye olanak veren bir paradigmanın billurlaşması ve kök salmasına ihtiyacımız vardır.
Hata ve yanılsamalar 20.yy.’da ürkütücü boyutta olmak üzere tüm insanlık tarihi boyunca ne kadar da çok acıya ve yoldan çıkarmaya neden olmuştur!... Eğer 21.yy.’da temelde bir ilerleme olacaksa , bu, erkek ve kadınların artık sadece kendi düşüncelerinin değil, ama kendilerine söyledikleri yalanlarının da bilinçsiz oyuncakları olmamasıyla gerçekleşecektir. Herkesi, bilinçlilik için verilen hayati mücadelede silahlandırmak, eğitimin en önemli görevlerinden biridir.
2. Akla Uygun Bilginin İlkeleri :
Bilgide akla uygunluk üzerine dünyanın kilit sorunlarının bilinmesine çalışılmalıdır.
Bilgilerini birbirine eklemlemek ve düzenlemek ve bunda hareketle dünyanın sorunlarını bulgulamak ve tanımak için, bir düşünce reformu gerekiyor.
Bağlam : Bilgi ve verileri, anlam kazanabilmeleri için, kendi bağlamları içinde ele almak gerekir.
Bütün : Bütünü yeniden oluşturmak gerekir. Nitekim bir hologramın her tekil noktası, temsil ettiği bilginin tamamını nasıl içeriyorsa, her tekil hücre, her tekil bireyde, parçası olduğu ve aynı zamanda kendi parçası olan bütünü, hologramik biçimde içerir.
Çok Boyutluluk : İnsan ya da toplum gibi karmaşık birimler çok boyutludur.
Nitekim İnsan; Toplum;
- Biyolojik - Tarihsel
- Ruhsal - İktisadi
- Toplumsal - Toplumbilimsel
- Duygusal - Dinsel boyutlar içerir.
- Akılsallık
Karmaşıklık :
Akla uygun bilgi, karmaşıklık olgusunu göğüsleyebilmelidir. Karmaşıklık, birlik ile çokluk arasında bir bağdır.
Genel Zekâ :
Genel zekâ ne kadar güçlüyse, özel sorunları irdeleme yeteneği de o kadar güçlüdür.
Eğitim, aklın esas sorunları ortaya koyma ve çözme konusundaki doğal yeteneğini geliştirmeli ve bununla bağlantılı olarak kullanılmasını teşvik etmelidir. Eğitim merakı özgürce çalıştırmalıdır.
Bütünü algılama yetisinin zayıflaması, sorumluluğun zayıflaması ile dayanışmanın zayıflamasına yol açar.
Temel Sorunlar :
Ayrılma ve Kapalı Uzmanlaşma :
Gerçekten aşırı uzmanlaşma (parçalara ayırdığı) geneli ve (ortadan kaldırdığı) özü görmeyi engeller.
İndirgeme ve Ayırma :
İndirgeme ilkesi, doğal olarak karmaşık olanı basite indirgemeye götürür.
Eğitimimiz bize bilgileri birbirine bağlamayı değil, birbirinden ayırmayı, bölümlemeyi ve yalıtmayı öğrettiği için bunlar bütün olarak anlaşılmaz bir yap-boz oluşturmaktadır.
Parçalara ayrılmış, bölümlenmiş, mekanist, ayırıcı, indirgeyici zekâ, dünyanın karmaşıklığını birbirinden ayrılmış bölümler şeklinde parçalar, sorunları parçalara ayırır, birbirine bağlanmış olanı böler, çok boyutluluğu tek boyutlaştırır. Bu, sonunda çoğu kez körleşen miyop bir zekâdır. Anlama ve düşünme olanaklarını daha doğmadan yok eder.
İçinde bulunulan koşulları ve dünyanın karmaşıklığını tasarlamak olanaksızlaştığında, kör zekâ insanı bilinçsiz ve sorumsuz kılar.
Sahte Akılsallık :
İnsanların sorunu tekniklerden yararlanmak, ama onlara bağımlı olmamaktır.
Düzmece akılsallık, yani soyut ve tek boyutlu akılsallaştırma yeryüzünde egemenlik kazanmıştır.
20.yüzyıl, kendinin tek akılsallık olduğunu öne süren, ama aslında uzun vadede algılama, düşünme ve vizyonu felç eden bir akılsallaştırmanın egemenliği altında yaşadı. Bu yüzyılın en ciddi sorunları irdelemedeki yetersizliği, insanlık için en ciddi sorunlarından birini oluşturdu.
20.yüzyılın paradoksu bundan kaynaklandı: 20. yüzyıl bilimsel bilginin tüm alanları ile tekniğin tüm alanlarında devasa ilerlemeler gerçekleştirdi. Aynı zamanda global, temel ve karmaşık sorunlarda yeni bir körlük üretti ve bu körlük, en başta bilim adamları, teknisyenler, uzmanlarda sayısız hata ve yanılsamaların oluşmasına kaynaklık etti.
Söz konusu olan, ayıran ve indirgeyen bir düşünceyi, ayırt eden ve bağlayan bir düşünceyle değiştirmektedir. Ne bütünleri bilgisi için parçaların bilgisini, ne de sentez için analizi terk etmek söz konusudur. Bunları birleştirmek gerekir. Gezegen çağımıza özgü gelişmeler bizi kaçınılmaz olarak karmaşıklığın meydan okumalarıyla yüzleştiriyor.
3. İnsanlık Durumunu Öğretmek :
İnsanlar bireysel olduğu kadar kültürel çeşitliliklerini tanırken, aynı zamanda ortak olarak insan olma vasıflarını da görebilmelidir.
İnsanı tanımak, önce insanı evrenin içinde konumlandırmaktadır, yoksa onu evrenden çekip almak değildir.
Beşeri bilimlerde parçalanmış ve bölümlenmiştir. Böylece insanın karmaşıklığı da görünmez hale gelmekte ve insan “kum üstünde bir iz gibi” yitip gitmektedir.
Biz doğanın hem içinde hem dışındayız.(İnsanın kök salması : Kökünden kopması)
Fiziksel Durum :
Biz canlılar, kozmik diasporanın bir çöpünü, güneşsel varlığın birkaç kırıntısını, dünyasal varlığın küçücük bir tomurcuklanmasını oluşturmuyoruz.
İnsani Durum :
Bir hologram noktası şeklinde, kendi tekilliğimiz içinde, sadece tüm insanlığı, tüm yaşamı değil, ama neredeyse tüm kozmosu, kozmosun hiç kuşkusuz insan doğasının derinliğinde uyuyan gizini taşıyoruz. Ancak biz, yalnızca kozmoloji, fizik, biyoloji, fizik, biyoloji, psikoloji….aracılığıyla tanınabilecek ve anlaşılabilecek varlıklar değiliz.
Beyin – Zihin – Kültür Döngüsü
Paleosefal (Ön beyin) : Saldırganlık, kızgınlık, ilkel itkilerin kaynağı olan, sürüngenin beyninin mirasçısı.
Mezosefal (Orta beyin) : İçindeki Hipokampusun, duygulanma yetisindeki gelişmeyi uzun süreli bellekteki gelişmeye bağladığı sanılan eski memelilerin mirasçısı.
Korteks (Beyin Zarı) : İnsanlarda bir nevkorteks şeklinde irileşip biyir, bu nevkorteks, kültürün sınırsız şekilde güncelleştirme olanağı verdiği analitik, mantıksa, stratejik yeteneklerin merkezidir.
Toplum birey için yaşar, bireyde toplum için; toplum ve birey tür için yaşarlar, tür de toplum ve birey için. Bu terimlerin her biri hem araç hem amaçtır.
Kültürlerin çeşitliliği insanlığın en değerli hazinelerinden birini oluşturur.
Her insan varlığının, bir hologram noktası gibi, kendi içinde kozmosu barındırır.
Sapiens – Demens
Akılsallığın insanı, duygulanım, söylence ve çılgınlığında insanıdır.(demens) Çalışmanın insanı aynı zamanda oyun insanıdır.(ludens) Görgül insan aynı zamanda düşsel insandır.(imaginarius) Tututmluluğun insanı “tüketip bitirme”nin de insanıdır.(consumans) Şiirsizliğin insanı şiirin de, yani coşku, katılım, aşk ve esrimenin de insanıdır. Aşk şiirdir.
Home Complexus :
Bizler çocuksu, neorotik, çılgın ama aynı zamanda akılsal da kalabilen varlıklarız. İnsan varlığı akıllı ve akıl dışıdır, ölçülü ve ölçüsüz olabilir, yoğun ve istikrarsız bir duygusallığın örneği olarak güler, tebessüm eder, ağlar, ama nesnel olarak anlamasını da bilir; ciddi ve hesapçı, ama aynı zanda sıkıntılı, içi daralan, zevkine düşkün, kendinden geçen esrik bir varlıktır. Şiddet ve şefkat, aşk ve kini barındıran bir varlıktır.
Yaratma, ruhsal-duygulanımın karanlık derinlikleri ile bilincin canlı alevi arasındaki bağlantıdan fışkırır.
Eğitim, insanın çok yönlü yazgısını göstermeli ve örneklerle açıklamalıdır.: insan türünün yaygısını, yani bireysel yazgıyı, toplumsal yazgıyı, tarihsel yazgıyı, kısacası birbirine geçmiş ve birbirinden ayrılmaz tüm yangıları…
Eğitim insanı nihayet yeryüzü yurttaşları olarak kökleşmemize vardırmalıdır.
4. Dünyalı Kimliği Öğretmek :
Dünyamızı tanıma güçlüğünü artıran, belli bir bağlam içinde değerlendirme ve küreselleştirme yeteneğimi geliştireceğine körelten düşünce tarzımızdır.
Gezegen Çağı :
İnsanlığın hazinesi kendi yaratıcı çeşitliliğindedir, ama yaratıcılığının kaynağı kendi türsel birliğindedir.
Dünya giderek daha çok kötü bir bütün haline gelmektedir.
20.yüzyıl hem tek bir dünya dokusu yarattığı hem de bu dokuyu parçaladı; parçaları birbirinden ayrıldı, birbirine kafa tuttu, birbiriyle çatıştı.
Yeni Tehlikeler :
Ekolojik ölüm olasılığı artmıştır. Tekniğin doğa üstündeki başıboş egemenliği, insanlığı intihara sürüklüyor.
Yok edildiği sanılan bakteriler, antibiyotiklere yeni dirençlerle kuşanmış olarak geri geldi. Böylece ölüm, artık mikroptan arındığına inanılan bedenlerimize tüm etkisiyle yeniden girdi.
Modernliğin Ölümü :
Sinai gelişmenin, kültürel yıkımlar ile ölümcül kirlenmeler yol açtığını gödük; refah uygarlığının mutsuzluk da doğurabileceğini gördük.
Umut : Yeryüzü yurttaşlığının yaratılma olasılığı.
Karşı Akımlar :
· Her alanda kaliteye bağlanan nitelikçi karşı akım;
· Şiirsel bir yaşam anlayışıyla kendini ifade eden karşı akım;
· Paranın her yerde hazır ve nazır tiranlığı karşısında, henüz çekingence de olsa, örgütleştirmeci karşı akım;
· Şiddetin amansızlıklarına tepki olarak, ruhları ve zihinleri dinginlik ve eriyince kavuşturma ve etik anlayışlarıyla beslenen, yine çekingen, karşı akım;
İnsanların denetimleri altına aldıkları makineler enerjiyi denetimlerine alırken aynı zamanda insanları köleleştirdiler.
İnsanlığın varlığının hâlâ büyük bölümüyle kullanılmayan beyinsel olanaklarına da umut bağlayabiliriz; insan aklı, zekâ, algılama ve yaratıcılığın henüz bilinmeyen yeteneklerini geliştirebilir.
En kötü tehlikeyi taşıyan aynı zamanda en iyi umutları taşır.
Yeryüzünde Olma Kimliği ve Bilinci :
Gezegenin birliği, küçülmüş ve kendi içinde bağımlı bir dünyanın akılcı asgari talebidir. Böylesi bir birliğin, bizi ilk ve nihai vatan olarak görülen yeryüzüne bağlayan karşılıklı bir aidiyet bilinci ve duygusuna gereksinimi vardır.
Yeryüzünün döl yatağı ve beslenme kaynağını oluşturduğu yaşamın gelişiminden doğduk.
Bu nedenle gezegenimiz üzerinde ”orada olmayı” öğrenmemiz gerekiyor. Orada olmayı öğrenmek yaşamayı, paylaşmayı, iletişimde bulunmayı öğrenmek demektir.
Yeryüzünün çocukları için sorumluluk ve dayanışma bilinci geliştirilmelidir.
Birbirine bağlama anlayışı, parçalanmanın yerini almakve “ortak yaşarlılık sevgisi” ne, birlikte yaşama bilgeliğine seslenmelidir.
Eğitim bir gezegeni anlama etiği içermelidir.
Belirsizliği göğüslemeyi öğrenmek gerekir. İşte bu nedenle eğitim, bilgiye bağlı belirsizlikleri tanımalıdır.
5. Belirsizliği Göğüslemek :
Beklenmeyeni beklemeliyiz.
20.yüzyıl geleceğin yitimini, yani önceden haber verilemeyeceğini keşfetti. Gelecek, önü açık ve önceden kestirilemezdir.
Geçmiş için geçerli olan gelecek için de geçerlidir. Geleceğin adı belirsizliktir.
Yaratıcı ve Yıkıcı Tarih :
Yeninin doğuşu önceden haber verilemez yoksa o, yeni olamaz.
Her evrim bir başarı kazanılmış sapmanın ürünüdür.
Gerçeğin Belirsizliği :
O halde gerçek apaçık görülemez, okunamaz. Düşünceler ve kuramlar gerçeği yansıtmazlar., çoğu kez yetersiz ve hatalı şekilde tercüme ederler. Bizim gerçeğimiz, gerçeğe ilişkin düşüncemizden başka bir şey değildir.(Olduğumuz gibi görmek)
Gerçeğin belirsizliğini anlamak, gerçeğin içinde hâlâ görünmeyen bir olasılık olduğunu bilmek.
Eylemi denetlemeliyiz, düzeltmeliyiz-hâlâ zaman varsa ve bazen de NASA yetkililerinin yörüngesinden sapan bir füzeyi patlatmaları gibi, engellemeliyiz.
Hiçbir eylemin, kendi niyeti yönünde gerçekleşeceğinin güvencesi yoktur.
6. Anlamayı Öğretmek :
Dünyamızda durum paradoksaldır.anlamada büyük ve çok sayıda gelişmeler oluyor, ama anlayışsızlık daha hızlı ilerliyor.
Anlama sorunu, eğitimin amaçlarından biri haline getirilmelidir.
Anlamanın Önündeki Engeller :
· Boş konuşma, gevezelik, gürültü.
· Sözcüklerin çok anlamlılığı,
· Başkalarını âdet, gelenek ve göreneklerini bilmeme,
· Başka kültürlerin değerlerinin iyi bilinmemesi,
· Mecburiyet Durumu : Kabile toplumlarında intikam, gelişmiş toplumlarda yazanın buyurucu mecburiyeti.
·
Benmerkezcilik :
Kendini aklama, kendini yüceltme ve tüm kötülüklerin nedenini yabancı ya da yakın, başkasının üstüne atma eğilimi doğuran, kendi kendini aldatma olarak tanımlanabilecek self deception’ı besler.(Bütün kötülükler benim dışımda)
Aslında kendini anlamama, başkasını anlamamanın çok önemli bir kaynağıdır.
Etnikmerkezcilik ve Toplummerkezcilik :
Yabancı alanı sahip olduğu insanı vasfından yoksun bırakmaya kadar varan yabancı düşmanlıklarını ve ırkçılıkları besliyorlar.
Sınır tanımasına kendi kendine aktarma, özeleştiri yeteneksizliği, paranoyakça akıl yürütme, kibir ve küstahlık,yadsıma, nefret suçlu yaratma ve mahkum etme, en kötü anlayışsızlıkların nedenleri ve sonuçlarıdır.
Anlayamamazlık zihinlerde ne kadar körelme üretirse, körelme de o kadar anlayışsızlık üretir.
Derin düşünerek öğrenme :
Bir çok kompleksin bilinmesini, öğeler arasında kayda değer tek öğe olarak kabul edilen birinin bilinmesine indirgemenin hem etik hem fiziksel anlamda çok kötü sonuçlar vardır.
Anlamayı Kolaylaştırma :
· İyi düşünmek
· İçe bakış
Anlamak, aynı zamanda durmadan öğrenmek ve yeniden öğrenmektir.(Kız.Der.Anlama Sopası)
Anlama, insan iletişiminin hem aracı hem amacıdır. Karşılıklı anlama olmadan bireyler, uluslar, kültürler arası ilişkilerde ilerleme olması mümkün değildir. Anlayışın yaşamsal önemini anlamak için, zihniyetlerde acil reform yapmak gerekir, bu da karşılıklı bir eğitim reformunu gerektirir.
İnsan Türünün Etiği :
Birey – Topluma – Tür Döngüsü
Bireyler, insan türünün üreme sürecinin ürünleridir. Bireyler arasında etkileşim toplumu üretir ve toplumda bireyler üstünde etkide bulunur.
Kültür, tür açısından, kendini üreten bu etkileşimlerden doğar ve bu etkileşimlerde birlikte ve bireylerini üretir.
Antropo – etik , aşağıdaki kararları bilinçli ve bilgili olarak olmayı gerektirir.
· İnsan olmanın koşulu birey – toplum – tür döngüsünü, varlığımızın karmaşıklığı içinde benimsemek.
· Bizzat kendimizdeki insanlığı, kişisel bilincimizde gerçekleştirmek.
· İnsan yangısını, kendi bütünlüğü içinde kabul etmek.
·
Antropo – Etik – bizden yeni binyılın antropolojik misyonunu üstlenmemizi istiyor:
· İnsanlığı insanileştirmek için çalışmak
· Gezegenin ikili yönetimini gerçekleştirmek, yaşama boyun eğmek, yaşama yön vermek.
· Gezegenin birliğini, çeşitlilik içinde,gerçekleştirmek.
· Başkasında hem kendisiyle olan farklılığına hem kendisiyle olan benzerligine saygı göstermek.
· Dayanışma etiğini geliştirmek.
· Anlayış etiğini geliştirmek.
Nasıl biyosferi korumak için türlerin çeşitliliğini korumak gerekiyorsa,demokratik yaşamı korumak içinde düşünce ve görüşlerin çeşitliliği ile bilgi kaynaklarının çeşitliliğini korumak gerekir.
Okulun, uygulamada ve somut olarak bir demokratik yaşam laboratuarı olup olmayacağı sorgulanabilir. Ama özellikle sınıf kanıtlana dayalı tartışmayı, başkasının düşüncesini anlama gereklilik ve prosedürlerinin bilincine varmayı tartışma için gerekli kuralları, azınlık olanlar ile olağanın dışına sapanların seslerini dinleme ve bunlara saygılı olmayı öğrenme yeri olmalıdır. Böylece anlamayı öğrenme, demokrasiyi öğrenmede baş rolü oynamalıdır.