CEMİL COŞKUN
EĞİTİME DAİR HER ŞEY

EMPATİ

                          EMPATİ DEDİĞİMİZ

“Göğsü kınalı bir serçe varmış. Gök gürlediği zamanlar tir tir titreyerek yere yatar, gök yıkılmasın diye de ayaklarını havaya kaldırırmış. Bir yandan da `korkumdan kırk kantar yağım eridi` dermiş. Birgün birisi demiş ki `sen kendin beş dirhem gelmezsin; nereden oluyor da kırk kantar yağın eriyor?`Bunun üzerine serçe şu cevabı vermiş; herkesin kendine göre dirhemi, kantarı var; siz ne anlarsınız`.”
 

Empati bizim dışımızdaki kişinin, yani ötekinin, neler deneyimlediğini, o kişinin düşünce çerçevesi içinde değerlendirerek duygusal olarak anlama ve ötekinin duygularını özümseyebilme yeteneği olarak tanımlanabilir. Güncel benzetmeyle başkasının ayakkabısını giymek diye düşünebiliriz.

Empatinin ilk olarak tanımlanması psikolojik kuramlar içinde oldu. Ancak öncesinde ismine empati denmeyen ancak empatik süreçlerin kapsandığı başka kavramlar görüyoruz. Bunlardan en çok kullanılan ve belki de en çok karıştırılan Sempati kavramı Plato’ya kadar uzanan bir olgudur. Bu nedenle empati günümüze kadar üzerinde çok çalışılmış, farklı psikolojik akımlarca tarif edilmiştir. Empati dendiğinde akla ilk gelen isim Hümanistik psikolojinin kurucusu Carl Rogers, empatiyi bir kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısıyla bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve bu durumu ona iletmesi süreci olarak tanımlar. Empati kurabilmek, diğer kuramlarca da bir beceri olarak tanımlanmıştır. Empati kurabilmek için gerekli 3 adım bulunur;

1-) Empati kuracak kişi kendisini karşısındakinin yerine koymalı, olaylara onun bakış açısıyla bakmalıdır. Her insanın kendine özgü bir dünyaya bakış şekli vardır. Eğer ki bir insanı anlamak istiyorsak, kendimizi o kişinin yerinde hayal etmeli, dünyaya onun bakış açısıyla bakmalı, bir anlamda onun rolüne girmeliyiz. Ancak bu rol kısa süreli olmalı  ve ardından tekrar kendi rolümüze dönebilmeliyiz. Eğer ki bunu yapamazsak karşımızdaki ile “sempati” ya da “özdeşim” dediğimiz süreç başlamış olur.

2-) Empati kurabilmek için sadece kendimizi karşımızdakinin yerine koymak yetmez. Bunun yanında, rolüne girdiğimiz kişiyi doğru anlamak önemlidir. Bu kişinin hem duyguları, hem de düşüncelerini doğru olarak anlamalıyız ki, gerçekten empati kurmuş olabilelim. Bu noktada aslında empatinin iki temel bileşeninden söz ediyoruz. Bilişsel (kognitif) empati ve duygusal empati. Karşımızdakinin düşüncelerini anlayabilme bilişsel, hislerini anlayabilme ise duygusal bir süreçtir.

3-) Empati sürecindeki son adım ise empati kuran kişinin zihninde oluşan empatik anlayışın, karşıdaki kişiye iletilmesi davranışıdır. Eğer ki empati kurabildiğimizi karşımızdakine doğru bir şekilde ifade edemezsek, empati kurduğumuz anlaşılmamış olabilir. Bu nedenle davranışımız ile koyduğumuz son nokta iletişimde çok önemli bir rol oynamaktadır. Empatiyi ifade etmenin iki yolu var diyebiliriz. Bir tanesi bedenimiz, jest ve mimiklerimiz ile verdiğimiz mesajlar, bir tanesi de sözel olarak ifade ettiğimiz mesajlardır.

http://www.sinir.org/wp-content/uploads/2011/05/empathy.jpg

Empati kavramını bir de aşamalı empati sınıflaması üzerine inceleyecek olursak burada onlar basamağı, ben basamağı ve sen basamağı olmak üzere 3 aşama bulunduğunu görürüz:

“Onlar” basamağı: Sorunu dinleyen kişi, karşısındakine verdiği geri bildirimde kendi düşüncelerini değil, toplumun düşüncelerini yansıtır, zaman zaman ata sözleri, deyimler kullanarak bu tarz tepkiler verilir. Örneğin, arkadaşından etkilendiği için yakınan bir kişiye “Üzüm üzüme baka baka kararır” gibi bir tepki vermek onlar basamağından verilen tepkiye güzel bir örnektir.

“Ben” basamağı: Burada sorunu dinleyen kişi benmerkezci bir tepki verir. Karşısındakini anlamak yerine ona akıl verir, zaman zaman nutuk çeker, kendisiyle ilgili konulardan bahseder, önemsiz bulur, konu değiştirir. Örneğin, sorunu dinledikten sonra “bu da bir şey mi canım, sen asıl benim başımdaki dertleri bir bilsen!” demek ben basamağından bir tepkiye güzel bir örnek oluşturmaktadır.

“Sen” basamağı:Bu basamakta gerçek bir empatiden bahsetmek mümkün. Başkalarının ya da kendinin duygu ve düşüncelerini dile getirmez, sadece karşısındaki kişinin anlattıklarına odaklanır, kendini onun yerine koyarak gerçekten anlamaya çalışır.

Üstün Dökmen yukarıda bahsettiğimiz 3 aşamayı kapsayacak 10 alt basamaktan bahseder. Bunlar,

1. Senin problemin karşısında başkaları ne düşünür, ne hisseder: Sorunu anlatan kişi toplumun değer yargıları açısından eleştirilir.

2. Eleştiri: Sorunu anlatan kişi, dinleyen kişinin kendi görüşleri açısından eleştirilir.

3. Akıl verme: Sorunu anlatan kişiye, dinleyen kişi akıl verir.

4. Teşhis: Sorunu dinledikten sonra duruma bir teşhis koymaya çalışma. “Bunu çok abartıyorsun” gibi..

5. Bende var:Sorunun kendisinde olan kısmına dikkat çeker, karşısındakinin lafını kesme ve kendi sorununu anlatmaya başlama.

6. Benim Duygularım:Dinlediği sorun karşısında kendi duygu ve düşüncelerini sözle ifade etme.

7. Destekleme: Karşısındakine onu anladığını ve desteklediğini belirtme.

8. Soruna Eğilme: Dinlediği soruna eğilme, sorunu irdeleme, konuya ilişkin sorular sorma.

9. Tekrarlama: Sorunu, dinlediği kişiye onun kelimeleriyle anlatır, bir anlamda özetler.

10. Derin Duyguları Anlama: Kendini karşısındakinin yerine koyar, onun duygu ve düşüncelerini farkeder, anlar, ona geri bildirimde bulunur.

Bu tabloda 1’den başlayıp 10’a kadar giderek artarak devam eden bir empati grafiği görebiliriz.

http://theworkingcaregiver.files.wordpress.com/2011/04/empathy.jpg

Empati, insan ilişkilerini olumlu yönde etkileyen ve öğrenme ile geliştirilebilen bir beceridir. Bu öğrenme henüz bebekken başlar ve hayat boyu sürer. Empati bir bebek için, kendisiyle empati kuran bir anne-baba ile başlar. Yapılan araştırmalara göre yaşamının ilk yıllarında empatik bir anlayış deneyimi yaşayamayan çocukların, yetişkin hayatta insan ilişkilerinde çeşitli zorluklar yaşadığını ortaya koymuştur. Bu nedenle çevre her türlü öğrenmelerimizde çok önemli bir rol oynamaktadır. Anne-babalar, öğretmenler hangi derecede empatik davranarak model teşkil ederlerse,  o derecede çocuklarının empati geliştirmesine faydaları olacaktır.

 

KAYNAKLAR:

Altınbaş K. & Gülkösüz, S. (2010). Empatinin biyolojik yönleri.Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar 2(1),15-25.

Dökmen, Ü.(2010).İletişim Çatışmaları ve Empati, s. 134.

Underhill, J.G. (2008).  The History Of Empathy Within Three Psychotherapeutic Framework. ProQuest Dissertations and Theses.

 

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol