ÖĞRENCİLERDE ZORBALIK
ÖĞRENCİLERDE ZORBACA DAVRANIŞLAR
Dr. Nevin DÖLEK
Okulda zorbalık ! Çocuklar arası sosyal etkileşimin bu karanlık ve çoğu kez gizli kalan yanı uzun yıllar sosyal bilim alanındaki profesyonellerce önemsenmemiş, görmezden gelinmiştir ve normal sosyal davranışlar kapsamındaki bir problem olarak algılanmıştır. Oysa zorbalık hem zorba hem de kurbanın sosyal fonksiyonlarda uyumsuzluk sürecini yaşadığı, kolaylıkla krize dönüşebilecek bir problemdir. Problemin üstü örtüktür, öğretmenlerden kolaylıkla saklanır; öğrencilerce organize edilen bir müfredatın içine gizlenir. Ayrıca sosyal dışlama, isim takma, sürekli dedikodu veya derslerde rekabet şeklinde olduğunda kurban tarafından da zorbalık olarak algılanmaz ( Besag , 1995).
Çocuklar arası zorbalık kuşkusuz çok eski zamanlardan beri süregelmektedir. Pek çok yetişkin kendi okul günlerinde zorbalığı bizzat yaşamış veya başka çocuklara uygulanan zorbaca davranışlara şahit olmuştur. Bazı çocukların diğer çocuklar tarafından sistematik olarak ve acımasızca zorlanması , hatta saldırıya uğraması konusuna edebiyat eserlerinde ve filmlerde de sıklıkla rastlanmaktadır. Yıllardır sürüyor olması zorbalığın olağan birsey olduğunu göstermez. Bazılarınca iddia edildiği gibi çocukları hayatın zorlukları ile başetmeye hazırlamaz. Kendini yok etme isteğine, insanlara karşı güvensizlik duyulmasına ve içinde yaşanması zor olan bir topluma yol açar.
Zorbalık , genellikle “büyüme” sıkıntılarının veya hayatın bir parçası olarak görüldüğü için tanımlanması zordur. Bir kez anlaşıldığında , kişiler çeşitli olayları anımsayıp, “tamam , bu da zorbalıktır.” diyebilmektedir. İsim takmadan, alay etmeye, cinsel tacizden, büyüklerin küçüklere efelik taslamasına, sık kavgadan, ölümle sonuçlanan fiziksel şiddete kadar gider ( Roland ve Muntle, 1989).
Bu alanda en geniş çaplı ve uzun süreli araştırmaları gerçekleştirmiş olan Dan Olweus (1995:9) zorbalığı şöyle tanımlar: “Bir kişi, düzenli olarak ve bir süre boyunca, bir veya daha fazla kişinin olumsuz davranışlarına maruz kaldığında zorbalığa uğramış olur.”
Valerie Besag , Olweus ve Roland’ın tanımlarını biraz daha genişletmiştir: “Zorbalık güçlü durumdaki bir kişi/kişilerin kendi kazançları veya keyifleri için karşı koyma gücü olmayanlara karşı sıkıntı vermek niyeti ile fiziksel, psikolojik, sosyal veya sözel olarak tekrarlanan saldırısıdır (Besag, 1995:4). Bu problemin dört yüzü vardır : (1) sözel, fiziksel veya psikolojik olabilir, (2) sosyal olarak kabul edilebilir bir biçimde olabilir (örneğin bilinçli olarak diğerlerinin daha aşağı hissetmesine veya korku duymasına yol açacak akademik, sportif veya sosyal başarıya aşırı rekabetçi yaklaşım), (3) tekrarlanan ve gelecekte de tekrarlanacağı tehdidini içerir, (4) güçlünün güçlüyü ezmesi şeklindedir. Besag’a göre zorbalık eylemden çok tutumdur ve zarar görebilecek çocuk üzerindeki etkileri ölçüldüğünde zorbalık olarak belirlenir.
Maines ve Robinson (1992) “zorba”yı heyecan, statü, maddi kazanç için veya grup süreci olarak ihtiyaçlarını karşılamak için başkalarının ihtiyaç ve haklarını dikkate almadan başka kişilere zarar veren davranışlarda bulunan kişi veya grup olarak, “mağdur” u ise başkalarının davranışlarından zarar gören ve zarar veren bu davranışlara karşı koyacak veya durduracak beceri, statü veya kaynaklara sahip olmayan kişi veya grup olarak tanımlamaktadırlar.
Van der Meer, “günah keçisi” (Scapegoat) olma durumunu yani belli bir neden olmaksızın , bir kaygı veya sıkıntı olduğunda suçsuz ve çaresiz bir kurbana saldırgan tavır almayı da zorbalık kapsamına sokmaktadır( Roland ve Munthe, 1989).
Bütün tanımlar zorbaca davranışlarda üç faktör olduğunda hemfikirdirler:
1. Tek bir saldırganca eylem yerine, uzun süreli olarak uygulanması
2. Güç eşitsizliği- güçlünün güçsüze saldırması
3. Sözel ,fiziksel ve psikolojik olması
Ayrıca saldırının herhangi belli bir nedene bağlı olmaması ve saldırganı tatmin etmesi dışında elde edilen bir şeyin olmaması da bu faktörlere eklenebilir( Besag,1995:3-4). Bu tanımlara göre fiziksel veya ruhsal olarak iki eşit güçte çocuğun kavga etmesi veya münakaşası -saldırganca davranış olmakla birlikte-zorbalık kapsamına girmemektedir.
Bu alanda yapılan çeşitli araştırmalardan çıkarılabilecek bir sonuç dünyanın çeşitli ülkelerinde öğrencilerin en az %10’unun okul yaşamlarının bir döneminde zorba veya mağdur olarak zorbalığı yaşamış olabilecekleridir (Besag, 1995:10).
Olweus, öğrencilerin %15’inin zaman zaman (%10 mağdur, %5 zorba olarak), %5’inin ise ciddi bir biçimde birkaç yıl süre ile zorbalık problemine dahil olduklarını bulmuştur. Bu rakamlar İngiltere’de Mitchel ve O’Moore’un 1988, Bryne’ın 1987 ve Lowenstein’in 1978 çalışmaları ile desteklenmiştir. White’ın Japonya’da sürdürdüğü araştırmalarda öğrencilerin %40’ının zorba veya mağdur olarak zorbalık deneyimi yaşadığı ortaya çıkmıştır. ABD’de bu problemin diğer ülkelere göre daha yoğun yaşandığı düşünülmektedir. 1985 yılında Wall Street Journal’de yayımlanan bir raporda çeşitli yaş gruplarından öğrencilerin %58’inin zorba veya mağdur olarak zorbalık deneyimi yaşadıkları belirtilmiştir.Newson ve Newson, 1984’te anne-babalarla yaptıkları bir çalışmada anne babaların %26’sı çocuklarının zorbalık problemi ile karşılaştığını bildirmişlerdir (Besag,1995:25). İstismar konusunda 1986 yılında 4000 öğrenci ile mülakat yapan Eliot (1992) araştırmasındaki öğrencilerin %38’inin “korkunç” olarak nitelendirdikleri zorbalığa maruz kalma deneyimi yaşadıklarını saptamıştır. Bu araştırmanın örneklemindeki öğrenciler arasında kızların %2’sinin , erkeklerin ise %8’inin günlük yaşamlarında kronik olarak bu deneyimi yaşadığı ortaya çıkmıştır. Anne babaların %30’u zorbaca davranışlardan endişe duymakla birlikte, sadece %4’ünün çoçuklarına nasıl yardımcı olabileceklerine dair bir fikirleri bulunmaktadır. Olweus’un araştırmasında da ilkokul öğrencilerinin yarısının, orta okul ve lise öğrencilerinin ise % 65’ inin zorbalığa maruz kaldıklarını anne-babalarına anlatmadıkları saptanmıştır.( Olweus, 1995:13-30) Yine Eliot’un araştırmasında bu problemi öğretmenlerine anlatan ilkokul öğrencilerinin sadece %60’ı, daha büyük öğrencilerin ise %40’ı öğretmenlerinin konu ile ilgilenmediklerini ve sıkıntılarının azalmasına yardımcı olmadıklarını bildirmiştir (Eliot,1992:9-12). Zorbaların ise çok azının anne babaları ile bu konuyu konuştukları tahmin edilmektedir. Riley’in 1988 araştırmasındaki 30 zorba/mağdur vakasının -24’ü şahitler önünde gerçekleştiği halde- sadece %5’i rapor edilmiştir (Besag,1995:11-12).
Olweus (1995), Lowenstein (1992) , Elliot (1992), Roland (1989) gibi araştırmacıların bulgularına göre erkekler zorbaca davranışlara kızlara göre üçte iki oranında daha sıklıkla karışmaktadırlar. Zorba erkek çocuklar daha çok fiziksel şiddet veya tehdit kullanırken, kızlar dedikodu, alay etme, sosyal dışlama gibi dolaylı yolları kullanmaktadırlar. Erkekler çeşitli sınıflardan hem kız hem de erkek öğrencilere yönelik zorbaca davranış gösterdikleri halde kızlar daha çok kendi sınıflarındaki veya yaşlarındaki kızları kurban olarak seçmektedirler.
Araştırmaların ortak bulgularına göre, özetle;
* Her yedi öğrenciden biri belli bir süre boyunca zorba veya kurban olarak zorbalık deneyimi yaşamaktadır.
*Daha küçük yaşta ve bedence daha zayıf öğrenciler daha sıklıkla zorbalığa maruz kalmaktadırlar.
* Erkek öğrenciler doğrudan ve fiziksel zorbalığa daha sıklıkla maruz kalmaktadırlar.
* Zorbalığa maruz kalan öğrencilerin velileri ve özellikle zorbalık yapan öğrencilerin
velileri göreceli olarak bu problemin farkında değildirler ve çocuklarına nasıl yardımcı olabileceklerini bilmemektedirler.
* Zorbalık okul dışında veya okul yolunda değil, daha çok okulun içindeyken meydana gelmektedir.
* Okulun büyüklüğü, bulunduğu bölge, öğrencilerin sosyo-ekonomik düzeyleri zorbalığın sıklığında önemli bir farklılık yaratmamaktadır.
* Zorba veya mağdur olma durumu çoğu kez bir yıl boyunca - sık sık birkaç yıl- sürmektedir.
* Öğrencilerin akademik başarısı , özellikle düşük başarı, ile zorbaca davranışları arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır.
Yapılan araştırmalar öğretmenlerin okullarda zorba/mağdur problemlerinin var olduğunun farkında olduklarını göstermektedir. Öte yanda yine araştırmalara göre okullar veya öğretmenler zorbalığa karşı kampanya veya tedbirler almakta gecikmekte veya herhangi bir müdahale çalışmasında bulunmamaktadırlar. Zorbalık problemlerine karşı okulların ilgisizliğini Besag (1995) şu nedenlere bağlamaktadır:
* Zorbalık genelde gizli bir eylemdir ve etrafta yetişkinler yokken işlenir. Öğretmenler bu olayları sonradan ve dolaylı olarak öğrenirler; veliler ise bu olayları en son öğrenen kişilerdir.
* Zorbalığa şahit olan kişiler, zorbaların hiddetini kendi üzerlerine çekmekten korktukları veya muhbir olmak istemedikleri için olayı büyüklere bildirmezler.
* Zorbaca davranışlarda acı çeken sadece mağdurdur. Öğretmenler veya diğer öğrenciler doğrudan etkilenmezler.
*Öğretmenler çoğunlukla kendi öğretmenlik görevlerini engelleyen davranışlarla-örneğin sınıfta gürültü yapılması, öğretmene saygısızca davranılması, ödev yapılmaması, dersin dikkatlice dinlenmemesi gibi- öylesine meşguldürler ki , kendilerini doğrudan etkilemeyen zorba/mağdur problemlerine yeterince ilgi duymazlar.
* Kalabalık sınıflarda veya okullarda, öğretmenlerin ders saatlerinin çok fazla olduğu okullarda, öğretmenlerin sık sık değiştiği okullarda öğretmenler öğrencilere ayıracak zaman bulamazlar, öğrencileri yakından tanıyamazlar ve öğrencilerin arasında olup bitenlerin farkında değildirler. Öğretmenler kendi sıkıntıları ile öylesine sarmalanmışlardır ki , öğrencilerin stresini hissedemezler.
* Öğretmenler kendilerini yetersiz hissettiklerinde, zorba/mağdur problemi ile nasıl başa çıkacaklarını bilmediklerinde, olaylara müdahale etmekten ürkerler; durumun kötüleşeceğinden, mağdura daha fazla zarar verileceğinden korkarlar.
*Pek çok kültürde zorbaca davranışları yaşamak sosyal beceriler kazanmanın bir yoludur ve çocuğun acı çeke çeke pişeceğine ve kendini savunmayı ,ileride hayatın daha acımasız zorlamaları ile başetmeyi öğreneceğine inanılır.
* Okul müdürleri ve diğer yöneticilerin başa çıkmak zorunda oldukları çeşitli sosyal baskılar vardır. Örneğin müdürler zorbalık problemini okullarının adını kötüye çıkaracağı ve yönetici olarak ünlerinin olumsuz etkileneceği korkusu ile itiraf etmek istemezler. Bazıları yardım istemenin yönetim zaafı olarak algılanacağını ve öğrenci,öğretmen,veli ve diğer meslektaşlarının gözünde otoritelerinin sorgulanacağını düşünürler.
İstanbul ilindeki ilk ve orta dereceli okullarda çocuklar arasındaki zorbaca davranışlar:
Nevin Dölek (2002) tarafından İstanbul ili ilk ve orta dereceli okullarda zorbaca davranışların varlığını ve bu sorunla ilgili çeşitli ilişkileri betimlemeyi amaçlayan araştırmada elde edilen bulgular gözden geçirildiğinde ilk göze çarpan sonuç okullarımızda zorba/mağdur davranışlarının sıklığının yüksekliğidir. Örneklemdeki öğrencilerin %51.26’sı bir dönem boyunca bir iki kezden haftada birkaç keze kadar değişen sıklıklarda zorbaca davranışa uğradığını, %37.9’u ise diğer öğrencilere karşı yine bir dönem boyunca bir iki kezden haftada birkaç keze kadar varan zorbaca davranışta bulunduğunu veya zorbaca davranan bir grupta yer aldığını söylemiştir. Sadece bir veya iki kere zorbalığa uğrama veya zorbaca davranışta bulunma dikkate alınmayacak olsa bile ara sıra veya daha sık zorbalığa uğrama yüzdesi 22.48, ara sıra veya daha sık zorbaca davranışta bulunma yüzdesi ise kızlarda 7.67, erkeklerde 16.62’dir. Haftada birkaç kez zorbalığa uğradığını söyleyen ( kronik mağdurlar) öğrencilerin oranı % 8.17, zorbaca davranışta bulunan ( kronik zorba) öğrencilerin oranı kızlarda %2.56 erkeklerde %6.37’dir. Diğer ülkelerdeki okullarda yapılan zorba/mağdur davranışlarının sıklığı ile ilgili yapılan araştırmaların bazıları gözden geçirildiğinde bulguların genelde ülkemizde elde edilen oranlardan daha düşük olduğu görülmektedir. Öğrenciler arasındaki zorba/mağdur davranışlarının çeşitleri incelendiğinde ise sosyal-sözel zorbaca davranışlardan “alay etme” davranışının en fazla rastlanan davranış olduğu görülmektedir. Öğrencilerin üçte biri kendisine isimler takıldığını ( erkeklerde %39.4, kızlarda % 31.27) , görünüşü ve konuşması ile alay edildiğini (erkeklerde %35.81, kızlarda %25.37) öne sürmektedir. İtip kakma, vurma , tehdit etme ( mağdur edilme %12.77, zorbalık yapma %13.93) ile parasını veya eşyalarını alma ya da zarar verme (mağdur edilme %15.36, zorbalık yapma erkeklerde%5.12, kızlarda % 2.91) gibi fiziksel davranışlara ise diğerlerine göre göreceli olarak daha az rastlanmaktadır.
Zorbaca davranışta bulunan öğrencilerin yapısı incelendiğinde hem kızlar hem de erkeklerin erkekler tarafından zorbalığa uğrama yüzdelerinin ( erkeklerde %28.65, kızlarda %16.96) en yüksek olduğu görülmektedir. Kız öğrencilerin hemcinslerine (%13.36) zorbalık ettikleri görülürken erkek öğrencilere karşı zorbaca davranmaları (%2.13) düşük düzeydedir. Araştırmanın bulgularında mağdurların beşte birinin (%20.81) kendi sınıfından çocukların zorbalığına uğradıklarını, bunu aynı sınıf seviyesinde başka sınıflardan ( %8.23) ve en son olarak daha büyük sınıf seviyesindeki (%7.74) çocuklar tarafından mağdur edildiklerini saptamıştır. Zorbaların daha çok en fazla zaman geçirdikleri ve iyi tanıdıkları öğrencileri rahatsız etme eğiliminde oldukları söylenebilir.
Araştırmanın gösterdiği bir başka bulgu hem zorbalığa uğrama hem de zorbaca davranışlarda bulunma veya zorbaca davranışlara katılmanın uzun süreli olma özelliğidir. Geçen dönem bir veya iki kere zorbalığa uğradığını söyleyen öğrencilerin %43.31’i bu dönem de bir veya iki kere, geçen dönem ara sıra zorbalığa uğrayanların %38.23’ü bu dönem de ara sıra zorbalığa uğradığını belirtmektedirler. Zorbalığa uğradığını belirten öğrencilerin üçte birinin (%34.21) uzun süredir haftada birkaç kez zorbalığa uğrayan kronik mağdur, zorbaca davranışlarda bulunduğunu itiraf eden öğrencilerin yarıya yakınının (%44) ise haftada birkaç kez zorbaca davranışlarda bulunan kronik zorbalar olduğu anlaşılmaktadır.
Okul içinde zorbalığa müdahale edilmesinin belirlenmesi amacı ile öğrencilere öğretmenlerin veya diğer öğrencilerin zorbalığı durdurup durdurmadıkları sorulduğunda öğrencilerin sadece dörtte biri zorbalığın öğretmenler (%25.23) veya diğer öğrenciler (%24.39) tarafından sık sık veya hemen her zaman durdurulmaya çalışıldığını söylemiştir. ‘Öğretmenlerinizden veya okulun psikolojik danışmanlarından biri sizinle zorbalığa uğramanız konusunda konuştu mu?’ sorusuna öğrencilerin sadece %11.28’ böyle bir konuşmanın olduğunu belirtmiştir. Diğer öğrencilere zorbaca davranma ile ilgili olarak ise öğrencilerin %22.47’si ile öğretmenlerin bu konuda kendileriyle konuşma yapmadıkları görülmektedir.
Zorbalığa uğrama veya zorbaca davranışlarda bulunma konusunda okulun türü (devlet okulu/özel okul) arasında bir ilişki bulunmamıştır.
Araştırma anketinde yer alan pek çok soru ile eğitim seviyesi değişkeni arasında ilişki bulunması çocuklar arasında zorbaca davranışlarla yaş arasında bir bağlantı olduğunu göstermektedir. Zorbalığa uğrama yüzdesinin 5. sınıflarda 9. sınıflara göre üç kat daha fazla olması dikkat çekicidir. Bulgular gözden geçirildiğinde yaşla birlikte öğrencilerin daha az zorbalığa uğramaktan şikayetçi oldukları gözlenmektedir. Öte yanda zorbalık yapma ile eğitim seviyesi arasında bir ilişki bulunmamıştır. Öğretmenlerin ve diğer öğrencilerin zorbaca davranışlara müdahale ettiğini söyleme oranı 7. sınıflarda 9. sınıflar ve 5. sınıflara daha düşüktür. Zorba/mağdur sorununa yönelik tutumlarla ilgili bulgular gözden geçirildiğinde 7. sınıflarda zorbalığa yönelik tutumların arttığı ve mağdura yönelik sempatinin azaldığı görülmektedir.
Zorbalığa uğrama , zorbaca davranma ve zorbalık tutumunu içeren sorularla örneklemdeki öğrencilerin okulları arasındaki ilişkiyi irdeleyen bulgular oldukça dikkat çekicidir. Araştırmada kullanılan ankette yer alan soruların büyük bir bölümü ile okullar değişkeni arasında ilişki bulunması okul ortamının zorbalık ortamı üzerinde etkileri olabileceği kanısını yaratmaktadır.
Önlemler:
Hiç bir okulun zorbalığa karşı bağışıklığı yoktur. Okulda zorbalığa karşı kampanya başlatmak başarısızlığın itirafı anlamına gelmez. Bu çalışmaları karşılıklı saygı ve umursamaya dayalı bir okul atmosferi sağlama çabası olarak görmek gerekir. Aşağılanma, kaygı ve korku duygularından arınmış , destekleyici bir ortamda sosyal, duygusal ve akademik gelişme artar. En azından çocuğun tam gelişimini önleyen engeller kaldırılır.
Okullarda zorbalıkla ilgili çalışmalar üç temel amaç taşımaktadır: (1) Okulda zorbaca davranışları önleme, (2) Var olan zorbaca davranışlara müdahale etme ve durdurma, (3) Zorbaca davranışa karışan zorba veya mağdur çocukları iyileştirme çalışmaları. Önleme , müdahale ve iyileştirme çalışmaları birbirinden kesin çizgilerle ayrılmamaktadır. Zorbalığa karşı yapılan çalışmalar bir okul politikası olarak “tüm okul yaklaşımı” içinde her üç temel amacı da aynı anda içermelidir.
Garrity ve arkadaşları’na göre ( 1994:13-15) okulları “zorbalık geçirmez “ bir hale getirebilecek okul politikası dört temel kavram içermelidir:
(1) Sisteme yönelik ve bütünsel olmalıdır:
-Okul çapında zorbalığa karşı tolerans göstermeme anlayışı olmalıdır.
-Okul çapında umursayan bir kurum oluşturulmalıdır.
-Okuldaki tüm sistemler ( yöneticiler, öğretmenler, öğrenciler, veliler, ulaşım görevlileri, hizmetliler) bu programa dahil edilmelidirler. Umursayan çoğunluk oluşturmaya önem verilmelidir.
(2) Okulun iklimini değiştirmeye odaklanmalıdır:
-Olumlu ve uygun sosyal ortam içeren bir okul iklimi oluşturulmalıdır.
-Bu konuda geniş bir kültürel değişim hedeflenmelidir.
-Bu program zaman içinde değişen bir süreç olarak görülmelidir ve sistematik bir şekilde değerlendirilmelidir.
(3) Program bireyin kendisinin ve diğerlerinin mağdur edilmesini önleyen beceri ve statejiler öğretmelidir:
-Sistem çapında kullanılacak bir sözcük dağarcığı geliştirilmelidir.
-Kendini ve başkalarını zorbalıktan koruyacak beceriler öğretilmelidir.
-Kişilerin birbirinin sorumluluğunu üstlenmesi kavramı vurgulanmalıdır.
-Problem çözme ve işbirliği becerileri geliştirilmelidir.
-Amaç gücü zorbaların elinden alıp sessiz çoğunluğa vermektir.
-Sessiz çoğunluğu umursayan çoğunluk haline getirecek şekilde güçlendirmeye odaklanılmalıdır.
-Umursayan çoğunluğun umursayan bir okul ikliminin temelini oluşturduğuna inanmalıdır.
Önleme , müdahale ve iyileştirme çalışmaları birbirinden kesin çizgilerle ayrılmamaktadır. Zorbalığa karşı yapılan çalışmalar her üç temel amacı da aynı anda içermektedir. Önerilerin belli başlı ortak noktaları şunlardır: (1) Okulun zorbalık problemini kabul etmesi. İdareciler , öğretmenler, veliler ve
öğrenciler arasında zorba/ mağdur problemine yönelik farkındalık sağlanması (2) Okulda zorbalığın kabul edilmediği ve mutlaka engelleneceği anlayışının yerleştirilmesi (3) Okulda kuralların açık, öğrenci gözetiminin sağlam olması (4) Zorbalığın rapor edilmesi ve takip edilmesi (5) Zorba ve mağdura yardımcı olunması (5) Tüm okul yaklaşımı. Besag’a (1995) göre “tüm okul” yaklaşımı, tüm öğrenci ve öğretmenlere destek olan, tek bir çocuk veya öğretmenin bile zorbalık problemini tek başına çözmek zorunda bırakılmadığı bir yaklaşımdır.
Zorbalığa Maruz Kalıyor Olmanın Belirtileri
Bir çocuğun aşağıdaki belirtileri göstermesi zorbalığa maruz kalıyor olması ihtimalinin yüksek olduğunu gösterir (Besag,1995; Elliot,1992; Elliott, 1997; Olwues,1995; Pearce,1989; Roland ve Munthe,1989):
Okulda;
Temel Belirtiler: ..isim takılması, alay edilmesi, sataşılması, tehdit edilmesi, emir verilmesi, dışlanması, oyunlara alınmaması veya oyunlardan çıkarılması, dövülmesi, kendisini savunamayacağı kavgalara girmesi, kitaplarının veya diğer eşyalarının alınması, tahrip edilmesi, vücudunda yara, bere, çürük ve tırnak izi olması (nedenini açıklayamadığı), elbiselerinin yırtılması...
İkincil Belirtiler :
*teneffüslerde genellikle yalnız olması; sınıfta hiç yakın arkadaşının bulunmaması
*takım oyunlarına seçilmemesi veya en son seçilmesi
*teneffüslerde öğretmene veya diğer yetişkinlere yakın olmak istemesi
*sınıfta konuşma zorluğu çekmesi, endişeli ve güvensiz bir yüz ifadesine sahip olması
*korkulu,mutsuz ve gözü yaşlı yüz ifadesi
*okul başarısının aniden veya yavaş yavaş düşmesi
*canını acıtmaktan korkması
*yaşıt grupları içinde kendini göstermekten (fiziksel veya sosyal aolarak) kaçınması
Evde;
*eve üstü başı , kitapları ve çantası yırtılmış veya kirlenmiş, karnı çok aç gelmesi
*belli bir açıklama olmaksızın vücudunda yara, çürük, kesik, tırnak izi olması
*eve arkadaş getirmemesi , arkadaşlarına hiç gitmemesi
* partilere davet edilmemesi, kendi partisine okuldan kimseyi davet etmek istememesi
*okula gitmek istememesi, okul değiştirmek istemesi, sabahları iştahsızlık çekmesi, sürekli karın ağrısı ve baş ağrısı
*okula giderken yolu gereksiz uzatması, okul servisini kullanmak istememesi veya size onu okula götürmeniz için yalvarması
*korkulu rüyalar görmesi, uykusunda ağlaması,yatağını ıslatması
*ödev yapma isteğinin azalması
*duygusal değişiklikler, sık ve nedensiz ağlama
*sık sık nedensiz ekstra para istemesi
*içe kapanması, kekelemeye başlaması, güvensizlik göstermesi
*aile bireylerine aşırı düşmesi
*diğer çocuklara veya kardeşlerine karşı zorbaca davranışlarda bulunmaya başlaması
Zorba veya Mağdur Çocukları İyileştirme Çalışmaları
Mağdura Destek Olmak
Zorbalığa uğrayan çocuğun ihtiyaçları şunlardır: , işitilmek ve kendisine inanılması, yetişkinlerin vereceği tepkilere güven duymak, başına gelenleri rahatlıkla anlatabilmek, zorbalığın gizli kalmaktan çıkarılmasının sağlanması, durum üzerinde kontrol sahibi olabilmek, kendini koruma ve kendini güvenle ortaya koyma davranışlarını öğrenmek, kendine olan güven ve saygıyı yeniden kazanmak ( Griffitths, 1997: 12).
Batsche ( 2000b) mağdurlara yönelik müdahale çalışmalarının üç temel amaç taşıması gerektiğine inanmaktadır: (1) Sosyal beceriler geliştirme, (2)Zorbaya karşı sosyal olarak uygun tepkiler vermesini yüreklendirme (3) Korku ve travmaya verilen tipik tepkileri anlaması ( kriz müdahale).
Yetişkinler veya akranlarının öncelikle mağdurun acısını azaltmak için gerekli olan desteği göstermeleri ve daha sonra olumlu bir ilişki kurmaları için gerekli olan beceri ve yetenekleri kazanmaları için yardım etmeleri gerekmektedir.
Uzmanlarca mağdurların özellikleri olarak belirlenen yetersizlik, kendini suçlama, düşük benlik algısı gibi özellikler, mağdurların kendi zayıflıklarına fazlasıyla önem verdiklerini vurgulamaktadır (Hazler 1997:13).
Sürekli olarak zorbalığa uğramak düşük benlik saygısına ve öğrencinin daha pasif tepki stili geliştirmesine yol açabilir. Öte yanda araştırma verilerine göre her ne kadar yüksek benlik saygısı ve aktif tepki stili olan öğrenciler de en az düşük benlik salgısı ve pasif tepki stiline sahip öğrenciler kadar zorbalığa uğrasalar da, zorbalığın süresi ve olumsuz etkileri daha düşük olmaktadır. Her ne kadar mağdurlardaki düşük benlik saygısının diğer çocukları zorbaca davranışa yönlendiren bir işaret olduğuna dair bir araştırma bulgusu olmasa da , zorbalığa uğrayan öğrencinin buna verdiği tepki biçiminin bir şekilde saldırgan davranışı arttırıcı bir etkisi olduğu düşünülebilir. Bu sürekli zorbalığa uğrayan çocukların bu durumdan kendilerinin sorumlu olduğu anlamına gelmez. Öte yanda öğretmenler ve ana babalar bir öğrencinin kendine güvenini arttıracak ve zor ilişkilerle başa çıkmak için gerekli olan yapıcı ve etkin stratejileri öğretecek adımlar atarak zorbalığı daha başlangıç aşamasında durdurabilecek şekilde güç kazanmasını sağlayabilirler ( Sharp, 1996:354; Sharp ve Smith, 1994:99).
Zorbalığa uğramış öğrencilerin benlik saygısının onarılması ve arttırılması ile ilgili programlarda Michelle Elliot’un (1977:77-100) önerdiği teknikler şunlardır: (1) Cesaretlendirici kelimeler kullanmak; (2) çocuğun güçlü yanlarını fark etmesine yardımcı olmak; (3) Hayal kırıklığı ile baş etmesine yardımcı olmak; (4) Yaşam provaları yapmak; (5) Sakin kalmayı öğretmek; (6)Kendi kendine olumlu konuşmalar yapmayı öğretmek; (7) kendini başardığı işten dolayı kutlamayı öğretmek; (8) Yapılan şakaları hafife almayı öğretmek; (9) Plan yapma ve eyleme geçme becerileri öğretmek .
Elliot (1997:101-119) ayrıca özellikle mağdurlara arkadaşlık becerilerinin öğretilmesi üzerinde durur.
Mağdurun başına gelenlerden sorumlu tutulması düşünülmeyecek bir durumsa da Rigby’ye ( 1995: 1-5) göre bazı durumlarda mağdurun dayanıklılığının arttırılması ve zorbaca davranışları provoke etmemesi için uğraşılması gerekebilir.
Griffitths ( 1997:14) ve ( Pearce, 1989: 29-43) zorbalığa uğrayan çocuklara şu önerilerin verilmesini yararlı olacağına inanmaktadır:
1. Yapılan yorumları işitmemiş gibi davran.
2. İçinden konuşarak kendi kendine olumlu mesajlar ver. Örneğin; “Bu benim problemim değil.”, “Onlar ne derse desin ben yine de iyi biriyim.” gibi.
3. Hayal gücünü kullanarak kendini rahatlat. Örneğin; etrafında seni koruyacak görünmez bir kalkan veya bir bir ışık halesi olduğunu hayal et.
4. Daha rahat ve güvenli beden mesajları vermek için bedenini rahatlatacak doğru nefes alma ve rahatlama alıştırmaları yap.
5. Zorbalığa güvenli bir şekilde tepki ver. Örneğin; zorbanın gözünün içine bak ve “Bundan hoşlanmıyorum ve böyle davranmayı bırakmanı istiyorum.” gibi.
6. Zorbayı şaşırtacak tepkiler ver. Örneğin: “Belki”, “Dediğin gibi olsun” gibi.
7. Arkadaşlarından ve yetişkinlerden ( ana baban, öğretmenlerin, okulun psikolojik danışmanı) yardım iste.
8. Kendine sınıfta zorbaca davranmayan çocuklar arasından bir arkadaş seç. Çeşitli grup çalışmalarına veya etkinliklere katıl.
9. Kıymetli eşyalarını okula getirme.
Zorbalık okul yolunda veya okul dışında da da meydana gelebilir. Bu durumlarda öğrenciler durumdan ana babalarını veya güvendikleri bir yetişkini haberdar etmeleri için uyarılmalıdırlar , ana babalar gerekirse mahalli güvenlik güçlerine başvuruda bulunmaktan çekinmemelidirler. Okullar zaman zaman polis görevlilerini okula davet ederek bu gibi şikayetlerde ne gibi uygulamalar yapıldığına ilişkin bilgilendirilmeleri sağlanabilir (Rigby and Sharp, 1993:24-28).
Griffitths ( 1997: 24) ve (Elliott,1997:25-53) çocuğu zorbalığa uğrayan ana babalara şu önerilende bulunur.
1. Farkındalığınızı arttırın:
Çocuğunuzla düzenli iletişimini sürdürün.
Zorbalığa uğramış olmanın belirtilerini gözleyin.
Olayları kaydedin.
2. Duygularla ilgilenin:
Çocuğunuzun duygularını ve bakış açısını anlamaya çalışın.
Kendi duygularınızla baş etmeye çalışın.
Aile içindeki davranışların çocuğunuz üzerindeki olası etkilerini irdeleyin.
Çocuğunuza güven verin ve rahatlatın.
3. Beceri öğretin:
Kendi kendine olumlu konuşma yapma konusunda prova yapın.
İntikam almak veya suçlama yerine problem çözmeye odaklanın.
Kendini koruma davranışlarını öğretin.
Çocuğunuza kendini güvenle ortaya koyma tepkileri öğretin.
Çeşitli durumlarda verebileceği tepkilerle ilgili olarak çocuğunuzla rol canlandırma yapın.
Çocuğunuzun yeni arkadaşlar edinmesi ve okuldaki grup etkinliklerine katılmasına yardımcı olun.
4. Destek bulun:
Okulla bağlantı kurun. Çocuğunuzun öğretmeni veya okulun psikolojik danışmanı ile görüşün.
Okulda çocuğunuzun sorununu kararlı bir şekilde ortaya koyun.
Etkin ana babalık kurslarına katılın. Gerekirse profesyonel yardım alın.
Zorbalarla İlgilenme
Batsche ve Moore’a (2000: 11) göre zorbaların davranışlarını değiştirebilmek için hem evde hem de okulda yetişkinlerin ısrarlı ve tutarlı bir biçimde bu sorunu çözmek niyetinde olmaları gerekir. Ebeveynlerin bu konuda eğitim almaları çok önemlidir. Zorbalık kalıpları erken yaşlarda başladığı için önlemlerin de erken yaşlarda başlaması yararlı olur. çocuk büyüdükçe, zorbalık kalıplarını değiştirmek güçleşir ; 8-10 yaşından sonra ise değişim çok güç sağlanır.
Zorbaların ev ortamına yönelik müdahaleler genellikle aile bireyleri arasında daha anlayışlı, daha yakın ve tutarlı ilişkiler geliştirmeyi amaçlar (Oliver, et.al.,1994). Ayrıca Hoffman ve Thompson’un araştırmalarına göre zorba davranışlarda bulunan çocuğun mağdurdan özür dilemesi veya hatasını onarmasını istemek gibi ana babaların mağduru merkeze alan disiplin uygulamaları mağdurla empati kurmayı geliştirmektedir (Wilczenski ve arkadaşları, 1997:85).
Griffiths ( 1997: 25), (Pearce, 1989: 29-43) ve (Elliott (1997:63-71) çocuğu zorbalık yapan ana babalara ise aşağıdaki önerilerde bulunmaktadır:
1. İletişim kurun:
Çocuğunuzla olumlu ilişkilerinizi sürdürün.
Aile içinde zorbaca davranışlar olup olmadığına dikkat edin.
Çocuğunuzla okuldaki davranışlarına ilişkin konuşun.
2. Olaylarla uğraşın:
Eğer okul sizinle zorbalık konuşunda bağlantı kurarsa sakin davranın.
Bu konuyu çocuğunuzla konuşun.
Davranışa odaklanın.
Çocuğunuzu zorba olarak etiketlemeyin.
Okulun eylemlerini destekleyin.
3. Çocuğunuzu yeniden eğitin:
Çocuğunuza adil olmayı öğretin.
Kurallar koyun.
Kısa süreli hedefler belirleyin.
Davranış kalıplarını kırmaya çalışın.
Eğer zorbaca davranış için bir neden söylerse, böylesi durumlarda başka nasıl davranabileceğini öğretin.
Zorbalığın etkilerini fark etmesine yardımcı olun.
4. Değişik yaklaşımlar deneyin:
Olaya karışan diğer çocukların ana babaları ile konuşun.
Çocuğunuzu neden zorbalık yaptığını araştırın.
Çocuğunuza hedeflerine ulaşması için farklı yollar öğretin.
Etkin ana babalık kurslarına katılın.
Gerekirse profesyonel yardım alın.
Batsche ( 2000b) zorbalara yönelik müdahale çalışmalarının üç temel amaç taşıması gerektiğine inanmaktadır: (1) Sosyal ipuçlarını doğru yorumlamayı öğretme , (2) Algılanan düşmanlığa karşı yeni tepki yollara geliştirmeyi ( sosyal beceriler) öğretme ve (3) Kızgınlık kontrolü eğitimi.
Zorbaların adının çıkmamasına gayret etmelidir. Reddedilen ve kabul görmeyen çocuğun davranışıdır; kendisi değil. Bu nedenle müdahale çalışmalarında daima davranışa konsantre olunmalıdır. Daha sonra zorbaya olumlu davranacak ortamlar yaratmalı, çeşitli görevler vermeli, tiyatro, spor gibi kol çalışmalarına yöneltmelidir. Mağdurların da çeşitli kol çalışmalarına katılmalarının sağlanması güven geliştirmeleri ve arkadaş edinmeleri bakımından yararlı olur (Rigby, 1995:1-5).
KAYNAKÇA:
*Besag, V. ,1995 , Bullies and Victims in Schools , Philadelphia:Open University Press
*Dölek, N., 2002, Öğrencilerde Zorbaca Davranışların Araştırılması ve Önleyici Bir Program Modeli, Marmara Üniversitesi, Yayımlanmamış Doktora Tezi. Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
* Elliot , M. , 1992 , Bullying. A Practical Guide to Coping for Schools. Wiltshire: Longman
*Garrity, N., Jens, K., Porter, W.W, Sager, N., & Short-Camilli, C.(1994). Bully-Proofing
Your School, Longmont, Colorado: Sopris West.
* Lowenstein, M., 1992 , The study, diagnosis and treatment of bullying in a therapeutic community. M. Elliot (Ed.) Bullying. A Practical Guide to Coping for Schools. kitabında.Wiltshire: Longman
* Maines,B., ve Robinson,G. , 1992 , The No Blame Approach to Bullying in Schools, 1992 ISPA İstanbul Kolokyumu’nda sunulan bildiri metni.
* Maines,B. ve Robinson, G. ,---- , Bullying. Never Mind the Awareness, What Can We Do? , Yayınlanmamış makale.
* Olweus, D. , 1995 , Bullying At School , Oxford:Blackwell
* Roland, E. ve Munthe,E., 1989 , Bullying: An International Approach , London:David Fulton Publishers